Bu terim, bir sistemin kendini yaratma ve kendini koruma sürecini açıklar.
Otopoiesis, canlıların veya canlı sistemlerin karakteristik örgütsel özelliğidir. Terim Şili’li nörobiyolog Humberto Maturana tarafından tanıtıldı ve bugün çeşitli bilimsel alanlarda kullanılmaktadır.
Maturana’nın tanımına göre, bir otopoietik sistem aşağıdaki özelliklere sahiptir:
-
Tanınabilir sınırları var
-
Kurucu unsurları vardır ve farklı bileşenlerden oluşur,
-
Bileşenler arasındaki ilişkiler tüm sistemin özelliklerini belirler,
-
Birlik sınırını temsil eden bileşenler, aralarındaki ilişkiler ve etkileşimler sonucunda bunu yapar,
-
Bileşenler ünitenin kendi bileşenleri tarafından üretilir veya harici elemanların dahili bileşenler tarafından dönüştürülmesiyle ortaya çıkar,
-
Ünitenin diğer tüm bileşenleri de bu şekilde üretilir veya bileşenlerin üretimi için gerekli olan diğer unsurlar (operasyonel birlik) için üretilir.
Otopoiesis basitçe, sistemin sadece davranışını değil, kendi başına varlığını da kendi başına ürettiğini açıklayan en güçlü öz referans formu anlamına gelir. Kendi durumlarınız dahili olarak kontrol edilir, örneğin, beyin sadece kendi durum değişikliklerini algılar, böylece harici bir uyarıcı daha sonra algılanan bir kendini değiştirmeyi başlatır ve sistem dışa olan temaslarını seçer. Otopoietik sistemler olarak yaşayan sistemler, kendi yapılarını ve dolayısıyla çevre ile olan dış ilişkilerini, otopoiya süreci tehlikeye girmeyecek şekilde yapılandırmalıdır. Prensip olarak, otopoietik organizasyon, canlıların ve çevrenin nedensel olarak kendi kendine yeten bir etkileşim döngüsü anlamında değişmez tutulmalıdır.