Alkol zehirlenmesi

Alkol zehirlenmesi, alkol (etanol) tüketiminin, kısa süre içinde vücutta toksik düzeylere ulaşması sonucu meydana gelen bir durumdur. Alkol zehirlenmesi, tüketilen alkol miktarının vücudun güvenli bir şekilde metabolize edebileceği miktardan fazla olması nedeniyle oluşur. Bu durum, alkolün hızlı ve aşırı tüketimi sonucu ortaya çıkan akut bir durumdur ve tıbbi müdahale gerektirebilir.

Alkol zehirlenmesinin belirtileri şunları içerebilir:

  1. Bulantı ve kusma: Aşırı alkol tüketimi, mide tahrişine ve bulantı ile kusma hissine yol açabilir.
  2. Baş dönmesi: Alkol zehirlenmesi, baş dönmesi ve dengesizlik hissiyle sonuçlanabilir.
  3. Konuşma ve koordinasyon bozukluğu: Alkol, merkezi sinir sistemini baskılar ve konuşma ve koordinasyon yeteneğini etkileyebilir.
  4. Solunum güçlüğü: Alkol zehirlenmesi, solunum hızının düşmesine ve solunum güçlüğüne neden olabilir.
  5. Bilinç kaybı: Aşırı alkol tüketimi, bilinç kaybı ve hatta koma durumuna yol açabilir.
  6. Hipotermi: Alkol zehirlenmesi, vücut ısısının düşmesine ve hipotermiye neden olabilir.
  7. Düşük kan şekeri: Alkol zehirlenmesi, kan şekeri seviyelerinin düşmesine ve hipoglisemiye neden olabilir.
  8. Nöbetler: Aşırı alkol tüketimi, nöbetlere yol açabilir.

Alkol zehirlenmesi, yaşamı tehdit eden bir durum olabilir ve hızlı tıbbi müdahale gerektirebilir. Alkol zehirlenmesi şüphesi olan bir kişi için acil yardım çağırmak önemlidir. Tıbbi profesyoneller, solunum ve dolaşım desteği sağlayarak ve gerekirse intravenöz sıvılar ve ilaçlar vererek zehirlenme belirtilerini yönetir. Alkol zehirlenmesinin potansiyel komplikasyonlarını önlemek için erken müdahale ve tedavi önemlidir.

Alkole bağlı beyin organik psikos sendromu

Alkole bağlı beyin organik psikos sendromu (Alcohol-related brain organic psychosis syndrome), kronik ve aşırı alkol kullanımının yol açtığı beyin fonksiyonlarında kalıcı veya geçici bozulmalara bağlı olarak ortaya çıkan bir dizi mental ve nörolojik bozukluğu ifade eder. Bu sendrom, alkolün beyinde yol açtığı hasar ve biyokimyasal değişiklikler nedeniyle gelişir ve genellikle kişinin düşünme, hafıza, yargılama ve motor koordinasyon yeteneklerinde bozulmalarla sonuçlanır.

Alkole bağlı beyin organik psikos sendromu, çeşitli alt tiplere ayrılabilir. İşte bunlardan bazıları:

  1. Wernicke-Korsakoff sendromu: Bu sendrom, Wernicke ensefalopatisi ve Korsakoff psikozu olarak iki ayrı durumu içerir. Wernicke ensefalopatisi, tiamin (B1 vitamini) eksikliğine bağlı olarak gelişir ve genellikle göz hareketlerinde bozulma, ataksi (koordinasyon kaybı) ve konfüzyon gibi belirtilerle kendini gösterir. Korsakoff psikozu ise hafıza bozuklukları, konfüzyon ve fabülasyon (gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi anlatma) ile karakterizedir. Bu iki durum genellikle birbiriyle ilişkilidir ve sıklıkla aynı hastada görülür.
  2. Alkole bağlı demans: Kronik alkol kullanımı, beyin hücrelerinin hasar görmesine ve ölmesine neden olarak demans gelişimine katkıda bulunabilir. Alkole bağlı demans, hafıza, düşünme, yargılama ve problem çözme becerilerinde önemli düşüşlerle karakterizedir.
  3. Alkolik ensefalopati: Bu durum, alkolün doğrudan beyin üzerinde toksik etkilerinin ve alkolle ilişkili beslenme eksikliklerinin bir sonucu olarak beyin fonksiyonlarında genel bir bozulma ile karakterizedir.
  4. Alkolik nöropati: Kronik alkol kullanımı, periferik sinirlerde hasara neden olarak alkolik nöropatiye yol açabilir. Bu durum, genellikle ayaklarda ve bacaklarda başlayan karıncalanma, uyuşma ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösterir.
  5. Alkolik miyopati: Bu durum, alkolün kas dokusuna zarar vermesi sonucu ortaya çıkan kas güçsüzlüğü ve atrofi ile karakterizedir.

Alkole bağlı beyin organik psikos sendromunun tedavisi, alkol kullanımının bırakılması ve bağımlılıkla mücadele edilmesiyle başlar. Alkolün neden olduğu hasarın boyutuna ve türüne bağlı olarak, tedavi stratejileri değişebilir. İşte bazı tedavi yaklaşımları:

  1. Detoksifikasyon: Alkolün vücuttan atılmasına ve alkol yoksunluğu belirtilerinin yönetilmesine yardımcı olacak bir detoks sürecine başlanabilir. Bu süreç, genellikle tıbbi gözetim altında gerçekleştirilir.
  2. Beslenme desteği: Alkol kullanımı, beslenme eksikliklerine yol açabilir. Bu nedenle, eksik olan vitamin ve minerallerin yerine konulması önemlidir. Özellikle B1 vitamini (tiamin) eksikliğinin tedavi edilmesi, Wernicke-Korsakoff sendromu için kritiktir.
  3. Rehabilitasyon programları: Alkol bağımlılığı olan kişiler, grup terapisi, bireysel danışmanlık ve davranış değişikliği stratejileri içeren kapsamlı bir rehabilitasyon programına katılabilirler.
  4. İlaç tedavisi: Alkol bağımlılığı olan kişilere, alkol isteğini azaltmaya ve nüksü önlemeye yönelik ilaçlar reçete edilebilir.
  5. Psikoterapi: Alkol bağımlılığı olan kişilere bilişsel-davranışçı terapi, aile terapisi veya diğer psikoterapi yöntemleri sunulabilir.
  6. Destek grupları: Alkolikler Anonim gibi destek grupları, alkol bağımlılığı olan kişilere ve ailelerine yaşam boyu destek sağlamaya yardımcı olabilir.
  7. Fiziksel ve mesleki terapi: Alkol kullanımı nedeniyle oluşan motor ve koordinasyon problemleri için fiziksel ve mesleki terapi uygulanabilir.
  8. Nöropsikolojik değerlendirme ve rehabilitasyon: Beyin fonksiyonlarında önemli bozulmalar yaşayan kişilere, nöropsikolojik değerlendirme ve rehabilitasyon hizmetleri sunulabilir.

Alkole bağlı beyin organik psikos sendromu olan kişilerin tedavi süreci, durumun şiddetine, kişinin sağlık durumuna ve yaşam koşullarına bağlı olarak değişir. Önemli olan, alkol bağımlılığına yönelik etkili bir tedavi planı oluşturarak, kişinin yaşam kalitesini artırmaya ve alkolün neden olduğu hasarın etkilerini en aza indirmeye yönelik destek sağlamaktır.

Alkolik hepatit

Bu, karaciğer yağlanmasından muzdarip insanları uzun süreli ve aşırı alkol tüketiminden etkileyen karaciğerin iltihaplanmasıdır.

Hastalık kronik bir seyir izlerse, karaciğerin bağ dokusu artabilir ve karaciğer küçülebilir. Hastalığın semptomları ve seyri, özellikle Alkolik hepatit’e şiddetli sarılık eşlik ediyorsa, viral bir enfeksiyonun neden olduğu bir karaciğer enfeksiyonuna çok benzer.

Alkolik hepatit, aşırı alkol tüketimi nedeniyle karaciğerin iltihaplanması ve hasar görmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Alkol, karaciğer hücrelerinde toksik maddelerin birikmesine ve inflamasyona (iltihaplanma) yol açar, bu da zamanla karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Alkolik hepatitin belirtileri şunları içerebilir:

  1. Karın ağrısı ve şişkinlik
  2. İştahsızlık
  3. Halsizlik ve yorgunluk
  4. Bulantı ve kusma
  5. Sarılık (cilt ve gözlerin beyazının sararması)
  6. Karaciğerde büyüme
  7. Aşırı kanama ve morarma
  8. Ateş
  9. Zihinsel karışıklık ve ensefalopati
  10. Asit, karın boşluğunda sıvı birikimi

Alkolik hepatitin tanısı, hastanın alkol tüketim alışkanlıkları, fiziksel muayene bulguları, kan testleri ve bazen de karaciğer biyopsisi ile konulabilir.

Alkolik hepatitin tedavisi, öncelikle alkol tüketiminin durdurulmasını içerir. Alkolü bırakmak, karaciğerin iyileşmesine ve iltihaplanmanın azalmasına yardımcı olabilir. Tedavi, aşağıdakiler gibi diğer yaklaşımları da içerebilir:

  1. Beslenme desteği: Alkolik hepatitli hastaların, protein, vitamin ve mineral açısından dengeli bir diyetle beslenmesi önemlidir. Bazı durumlarda, tiamin ve folik asit gibi vitamin takviyeleri de gerekebilir.
  2. Kortikosteroidler: Şiddetli alkolik hepatit vakalarında, inflamasyonu azaltmaya ve karaciğer fonksiyonlarını düzeltmeye yardımcı olması için kortikosteroidler reçete edilebilir.
  3. Diğer ilaçlar: Karaciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye ve komplikasyonları önlemeye yönelik diğer ilaçlar kullanılabilir.
  4. Karaciğer nakli: Alkolik hepatit nedeniyle karaciğer yetmezliği gelişen hastalar için, karaciğer nakli son çare olarak düşünülebilir.

Önemli olan, alkolik hepatit tedavisinin bir parçası olarak alkol tüketimini durdurmak ve alkol bağımlılığı tedavisi almaktır. Bu, karaciğerin iyileşmesine ve daha ciddi sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olacaktır.

Alkolik kişilik

Bu, alkol bağımlılığının gelişimi için daha önce yanlış olduğu kabul edilen bir faktörün göstergesidir. Yeni araştırmalarda alkolün belirli bir kişilik özelliğine etkisi kanıtlanamamıştır.

Alkolik kişilik, alkol bağımlılığı ile ilişkilendirilen kişilik özellikleri ve davranış örüntülerini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bununla birlikte, alkol bağımlılığı olan her bireyin aynı kişilik özelliklerine sahip olduğunu söylemek doğru değildir. Alkol bağımlılığı, farklı kişilik özelliklerine ve yaşam deneyimlerine sahip insanları etkileyebilir.

Ancak, bazı çalışmalar, alkol bağımlılığı olan bireylerin belirli ortak kişilik özelliklerine sahip olabileceğini öne sürmektedir. Bu özellikler şunları içerebilir:

  1. Düşük stres dayanıklılığı: Alkol bağımlısı olan kişilerin, stresli durumlarla başa çıkma becerilerinde zayıflıklar yaşayabileceği ve alkolü rahatlama ve baş etme yöntemi olarak kullanabileceği düşünülmektedir.
  2. İçe dönüklük ve sosyal anksiyete: Alkol bağımlısı olan bireyler, sosyal durumlarda rahatsızlık hissedebilir ve alkolü sosyal kaygıyı hafifletmek ve daha rahat hissetmek için kullanabilirler.
  3. İmpulsif davranışlar: Alkol bağımlılığı olan kişilerin, düşüncesiz ve impulsive davranışlara daha yatkın olduğu ve alkol tüketimine başlamadan önce riskleri ve sonuçları değerlendirmede zorluk çekebileceği düşünülmektedir.
  4. Düşük öz-yeterlilik: Alkol bağımlılığı olan bireyler, kendi yeteneklerine ve başarılı olma şanslarına güvensizlik duyabilir ve alkolü özgüvenlerini artırmak için kullanabilirler.

Ancak, bu özelliklerin alkol bağımlılığına yol açtığını söylemek zor ve alkol bağımlılığı, genetik, biyolojik, sosyal ve çevresel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkan karmaşık bir durumdur. Alkol bağımlılığı olan her bireyin kişilik özellikleri ve yaşam deneyimleri farklı olabilir, bu nedenle „alkolik kişilik“ terimi her zaman doğru ve uygun bir tanımlama değildir.

Alkolik paranoya

Alkolik paranoya, alkol bağımlılığı olan bireylerde ortaya çıkan şüpheci, korkulu ve paranoyak düşünce ve davranışlarla karakterize edilen bir durumdur. Alkolün sürekli ve aşırı tüketimi, beyin kimyasını ve sinir hücrelerinin işleyişini etkileyerek, bireyin gerçeklik algısını bozabilir ve anksiyete, depresyon ve paranoid düşüncelere yol açabilir.

Alkolik paranoya, şu belirtilerle kendini gösterebilir:

  1. Diğer insanların kendilerine zarar vereceğine, komplo kurduğuna veya kötü niyetle hareket ettiğine dair sürekli endişe ve korku.
  2. Yakın ilişkilerde güvensizlik ve şüphe duyguları, eşlerin veya arkadaşların sadakatini sorgulama.
  3. Gerçek dışı düşmanca ve kıskanç düşüncelere sahip olma.
  4. Gerçek dışı düşünceler ve sanrılar, örneğin, diğer insanların kendileri hakkında konuştuğunu veya eleştirdiğini düşünme.
  5. Saldırganlık ve öfke nöbetleri.
  6. Anksiyete ve panik atakları.

Alkolik paranoya tedavisi, öncelikle alkol bağımlılığının tedavisini içerir. Alkol kullanımını durdurarak ve bağımlılıkla başa çıkmak için uygun destek ve tedavi yöntemlerini uygulayarak, paranoyak düşünceler ve davranışlar azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir. Bu tedavi, detoksifikasyon, danışmanlık, terapi ve destek grupları gibi çeşitli yaklaşımları içerebilir.

Bazı durumlarda, alkolik paranoya belirtileri antipsikotik veya anksiyolitik ilaçlarla yönetilebilir, ancak bu ilaçların alkol bağımlılığı tedavisiyle birlikte kullanılması önemlidir. Alkol kullanımını sürdürmek, paranoyak düşüncelerin ve duyguların devam etmesine ve belki de şiddetlenmesine neden olabilir.

Alkolizm, genel

Alkolizm, alkol bağımlılığı veya alkol kullanım bozukluğu (AUD), bireyin alkol tüketimine karşı kontrolsüz ve zararlı bir tutum sergilediği, yaşam kalitesini ve günlük işlevselliğini olumsuz etkileyen bir durumdur. Alkolizm, fiziksel, zihinsel ve sosyal sağlık üzerinde zararlı etkilere yol açabilir ve hem bağımlı olan kişi hem de etrafındaki insanlar için ciddi sorunlara neden olabilir.

Alkolizmin belirtileri şunları içerir:

  1. Alkol tüketimini kontrol edememe: İçmeye başladıktan sonra alkol tüketimini azaltma veya durdurma konusunda zorluk çekme.
  2. Tolerans geliştirme: Alkolün etkilerini hissetmek için daha fazla miktarda alkol tüketme ihtiyacı duyma.
  3. Yoksunluk belirtileri: Alkol alımını azalttığında veya kestiğinde, fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklar yaşama (ör. titreme, terleme, anksiyete, uykusuzluk, mide bulantısı).
  4. Alkolü düşünmeye ve kullanmaya öncelik verme: Alkol tüketimi, sosyal etkinlikler, iş ve aile yaşantısının önüne geçer.
  5. İlişkilerde ve iş yaşamında sorunlar yaşama: Alkol kullanımı nedeniyle iş performansında düşüş, aile içi çatışmalar ve sosyal izolasyon yaşanması.
  6. Alkol tüketimine devam etme: Alkolün olumsuz etkilerine rağmen alkol tüketmeye devam etme.

Alkolizm tedavisi, bireysel ihtiyaçlara ve duruma bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Tedavi süreci genellikle şunları içerir:

  1. Detoksifikasyon: Alkolün vücuttan atılmasını sağlayarak yoksunluk belirtilerinin yönetilmesi.
  2. Danışmanlık ve terapi: Bireyin alkol bağımlılığı ile başa çıkma stratejilerini öğrenmesine ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmasına yardımcı olacak bireysel ve grup terapisi seansları.
  3. İlaç tedavisi: Alkol yoksunluğunu yönetmek, alkol isteğini azaltmak veya alkolün etkilerini engellemek için ilaçlar kullanılabilir.
  4. Destek grupları: Alkol bağımlılığı ile başa çıkan diğer kişilerle bağlantı kurarak deneyimleri paylaşmak ve destek almak için katılım.
  5. Sürekli takip ve bakım: Alkolizm tedavisinin başarısını sürdürmek ve nüksleri önlemek için düzenli takip ve bakım seanslarına katılım.

Alkolizmin önlenmesi ve erken müdahalesi, risk altındaki bireylerin belirlenmesi ve eğitim, danışmanlık ve destek sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir. Aile, arkadaşlar ve işverenler alkol kullanımı konusunda farkındalık yaratma ve uygun önleme stratejileri uygulama açısından önemli roller üstlenebilirler.

Toplum düzeyinde alkolizmin önlenmesi, alkol politikaları ve düzenlemeleri, alkol eğitimi ve farkındalık kampanyaları ve alkolle ilgili risklerin azaltılması için yapılan sosyal ve ekonomik girişimler aracılığıyla sağlanabilir.

Alkolizmin erken teşhis ve tedavisi, bireylerin yaşam kalitesini iyileştirmeye, sağlık sorunlarının önlenmesine ve sosyal ve ekonomik maliyetlerin azaltılmasına katkıda bulunabilir. Alkolizm ile mücadele etmek, bireylerin, ailelerin ve toplumun ortak çabasıyla başarılabilir.

Alkolle ilişkili olmayan deliryum

Bu, bilinç, dikkat, algılama, düşünme, hafıza, psikomotor, duygusal ve uyku-uyanık ritm bozuklukları ile karakterize organik bir beyin sendromudur. Hastalığın süresi ve şiddeti büyük ölçüde değişebilir.

Alkolle ilgili olmayan deliryumu teşhis edebilmek için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekir:

  • Bilinç bozukluğu (bilinç kaybı) vardır. Etkilenen kişi çevresinin daha az farkındadır ve dikkatini toplamakta zorlanır.
  • Biliş bozulur, yani hem anlık bellek hem de kısa süreli bellek bozulur. Uzun süreli bellek ise nispeten sağlamdır. İlgili kişi zaman, yer ve kişiler yönünden yönünü kaybetmiştir.
  • En az bir psikomotor bozukluk mevcuttur:
  1. hipo ve hiperaktivite arasında hızlı değişimler vardır
  2. Reaksiyon süresinde artış vardır.
  3. Artan veya azalan konuşma akışı,
  4. Artan irkilme reaksiyonu vardır.
  • Uyku veya uyku-uyanıklık ritmi bozulur.
  • Semptomlar gün boyunca çok hızlı değişebilir.
  • Tarif edilen bozukluklardan sorumlu serebral veya sistemik bir hastalık kanıtı sağlanabilir.

Alkollü Nefes (Alcohol On Breath – AOB)

Tıbbi terminolojide kullanılan bir kelime ingilizce kısaltması AOB – Alkollü Nefes.

Alkollü Nefes (Alcohol On Breath – AOB), bir kişinin nefesinde alkol bulunmasını ifade eden bir terimdir. Alkollü Nefes durumu, bir bireyin yakın zamanda alkol tüketmiş olduğunu gösterir ve genellikle polis tarafından yapılan trafik kontrolleri, işyeri politikaları veya diğer güvenlikle ilgili durumlarla ilişkilendirilir.

Alkol, kandaki alkol seviyelerine bağlı olarak nefesle birlikte dışarı atılır. Alkol tüketimi sonrasında alkol, mide ve ince bağırsaklardan emilir, kana karışır ve vücutta yayılır. Kandaki alkol seviyesi arttıkça, akciğerlerdeki alveollerden (hava kesecikleri) alkol buharı geçer ve nefesle dışarı atılır.

Alkollü Nefes durumunu tespit etmek ve ölçmek için kullanılan cihazlar genellikle „alkolmetre“ veya „alkol test cihazı“ olarak adlandırılır. Bu cihazlar, kişinin üflediği nefesteki alkol buharı seviyesini ölçerek kan alkollü içeriği (Kan Alkol Konsantrasyonu – KAK) hakkında bir tahminde bulunabilir. Alkol test cihazları, özellikle trafik güvenliği ve yasaları uygulamada önemli bir rol oynar. Sürücülerin kan alkollü seviyelerinin yasal limitlerin üzerinde olup olmadığı bu cihazlarla tespit edilir.

İşyerlerinde de benzer politikalar uygulanabilir. İşverenler, iş güvenliği ve performansı nedeniyle, çalışanların alkollü olup olmadığını tespit etmek için alkollü nefes testi yapabilirler. Bu testler, özellikle tehlikeli ve güvenlikle ilgili işlerde önemlidir.

Alkolsüz Korsakov psikozu veya sendromu

Alkolsüz Korsakov psikozu veya sendromu, Korsakov sendromunun (veya Wernicke-Korsakoff sendromunun Korsakoff bileşeni) alkol kullanımı dışındaki nedenlerle ortaya çıkan bir formunu ifade eder. Korsakov sendromu, öncelikle hafıza bozuklukları, öğrenme güçlüğü ve yaratıcı hikaye anlatma (konfabülasyon) gibi semptomlarla karakterize olan nöropsikiyatrik bir bozukluktur.

Korsakov sendromu, tipik olarak tiamin (B1 vitamini) eksikliği nedeniyle ortaya çıkar ve alkolizmle ilişkilendirilir, çünkü alkolikler genellikle yetersiz beslenir ve tiamin emilimini bozan alkol kullanımı nedeniyle tiamin eksikliği yaşarlar. Bununla birlikte, alkolsüz Korsakov sendromu, alkol kullanımına bağlı olmayan diğer tiamin eksikliği nedenlerinden kaynaklanabilir. Bu nedenler şunları içerebilir:

  1. Malnütrisyon: Yetersiz veya dengesiz beslenme nedeniyle tiamin eksikliği yaşayan bireylerde alkolsüz Korsakov sendromu gelişebilir.
  2. Kronik hastalıklar: Diyabet, kanser, AIDS ve böbrek hastalığı gibi tiamin eksikliğine yol açabilecek kronik hastalıklar yaşayan bireyler risk altındadır.
  3. Gastrointestinal sorunlar: Mide-bağırsak sistemi hastalıkları veya cerrahi müdahaleler sonucu tiamin emiliminin azalması, alkolsüz Korsakov sendromuna yol açabilir.
  4. Anoreksiya nervoza: Yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza, bireylerin yetersiz beslenmesine ve tiamin eksikliğine neden olabilir.

Alkolsüz Korsakov sendromu tedavisi, öncelikle altta yatan tiamin eksikliğini gidermeye yöneliktir. Tiamin takviyeleri, hastanın durumuna bağlı olarak oral veya enjeksiyon yoluyla verilebilir. Ayrıca, semptomların yönetilmesi ve düzeltilmesi için rehabilitasyon, hafıza eğitimi ve bilişsel terapi uygulanabilir. Eğer altta yatan neden tedavi edilirse, alkolsüz Korsakov sendromunun semptomları düzelebilir veya hafifleyebilir; ancak, bazı durumlarda, hafıza ve bilişsel işlevlerde kalıcı hasar meydana gelebilir.

Alkolün kötüye kullanımı (alkol istismarı)

Alkolün kötüye kullanımı (alkol istismarı), sağlık, sosyal veya işle ilgili sorunlara yol açan zararlı ve aşırı alkol tüketimini ifade eder. Alkol istismarı, alkol bağımlılığı veya alkolizmle karıştırılmamalıdır, ancak alkol istismarı, zamanla alkol bağımlılığına yol açabilecek bir durumdur.

Alkolün kötüye kullanımı, şu özellikleri içerebilir:

  1. Riskli içme: Kişinin alkol tüketimi nedeniyle kendine veya başkalarına zarar verme riski taşıması, örneğin alkollüyken araç kullanma.
  2. Sorumluluk ihlali: Alkol tüketiminin kişinin iş, okul veya aile sorumluluklarını yerine getirmesini engellemesi.
  3. Sosyal veya ilişkisel sorunlar: Alkol tüketimi nedeniyle kişinin sosyal çevresi veya aile ilişkileri zarar görür.
  4. Hukuki sorunlar: Alkol tüketimi nedeniyle kişinin yasal sorunlar yaşaması, örneğin alkollüyken araç kullanmaktan dolayı alınan cezalar.

Alkol istismarı, fiziksel ve psikolojik sağlık sorunlarına yol açabilir, örneğin karaciğer hastalıkları, pankreatit, gastrit, depresyon ve anksiyete. Ayrıca, alkol istismarı, iş ve eğitimde başarısızlık, sosyal ve aile ilişkilerinde bozulma ve ekonomik sıkıntılara neden olabilir.

Alkol istismarı tedavisi, bireyin alkol kullanımını azaltmayı ve sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerini benimsemeyi öğrenmesine yardımcı olan bilişsel-davranışçı terapi, aile terapisi ve danışmanlık gibi psikolojik tedavileri içerebilir. İlaç tedavisi de alkol istismarı olan kişilere yardımcı olabilir; örneğin, antabus gibi alkol tüketimini önlemeye yönelik ilaçlar kullanılabilir.

Alkol istismarı önleme, eğitim ve farkındalık kampanyaları, alkol politikaları ve düzenlemeleri ve toplum düzeyinde alkolle ilgili risklerin azaltılması için yapılan sosyal ve ekonomik girişimlerle sağlanabilir. Ayrıca, risk altındaki bireylerin belirlenmesi ve erken müdahale ile alkol istismarı önlenmeye çalışılabilir.