Amnezi formları, genel olarak, insanların geçmiş olaylara, deneyimlere veya bilgilere erişimindeki hafıza kaybını ifade eder. Amnezi, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve farklı türlerde amnezi bulunmaktadır. İşte amnezi formlarının bazıları:
- Anterograd amnezi: Bu tür amnezi, yeni bilgilerin veya olayların hafızada uzun süreli depolanmasında zorluk yaşanmasıdır. Anterograd amnezi yaşayan bir kişi, olaylar meydana geldikten sonra yeni anılar oluşturmakta zorlanır.
- Retrograd amnezi: Bu amnezi türü, geçmişte yaşanan olayları veya bilgileri hatırlamakta yaşanan zorlukları ifade eder. Retrograd amnezi yaşayan bir kişi, hafıza kaybından önceki olayları ve deneyimleri hatırlamakta güçlük çeker.
- Lokalize amnezi: Lokalize amnezi, belirli bir olay veya dönemle ilgili hafıza kaybını ifade eder. Örneğin, kişi bir travma yaşadığında, o döneme ait anıları hatırlayamayabilir.
- Seçici amnezi: Seçici amnezi, bir olayın veya dönemin yalnızca belirli kısımlarının unutulduğu durumdur. Kişi, olayın diğer kısımlarını hatırlayabilirken, bazı kısımları hatırlayamaz.
- Genelleştirilmiş amnezi: Genelleştirilmiş amnezi, kişinin yaşamıyla ilgili tüm bilgilerin unutulduğu nadir bir durumdur. Genellikle geçicidir ve çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir.
- Dissosiyatif amnezi: Dissosiyatif amnezi, travmatik veya stresli bir olayın ardından kişinin yaşamındaki önemli bilgileri veya anıları hatırlayamadığı bir durumdur. Bu amnezi türü, psikolojik nedenlerle ortaya çıkar.
Amnezi formları, beyin hasarı, travma, enfeksiyonlar, nörolojik hastalıklar, ilaçlar veya madde kullanımı gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Amnezi tedavisi, nedenine bağlı olarak farklılık gösterebilir ve psikoterapi, ilaçlar veya rehabilitasyon yöntemlerini içerebilir.
Anterograd amnezi, yeni olayların ve bilgilerin uzun süreli hafızaya kaydedilmesinde yaşanan zorlukları ifade eder. Bu tür amnezi, hasar görmüş beyin bölgeleri nedeniyle yeni anılar oluşturmakta ve onları hatırlamakta güçlük yaşanmasıdır. Anterograd amnezi yaşayan bir kişi, olaylar meydana geldikten sonra yeni anılar oluşturmakta zorlanır, ancak amnezi başlamadan önceki olayları hatırlayabilir.
Anterograd amnezi, beyin hasarı, travma, beyin enfeksiyonları, nörolojik hastalıklar, ilaç veya madde kullanımı gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Tedavi, amnezinin nedenine bağlı olarak farklılık gösterebilir ve psikoterapi, ilaçlar veya kognitif rehabilitasyon yöntemlerini içerebilir.
Amnezi, zaman veya içerikle sınırlı bir hafıza boşluğudur.
Esas olarak epilepsi, ensefalit, travmatik beyin hasarı, deliryum veya patolojik zehirlenmelerde ortaya çıkar veya duygusal olaylarla ilişkilidir.
Retrograd amnezi, beyine zarar veren olaydan önceki zamanı, anterograd amnezi sonrasında sınırlı bir süre (genellikle tamamen geri dönüşümlü değildir) ve basit amnezinin zararı bu zaman içerisindeki olayların unutulmasıdır.
Amnezi, hafıza kaybı veya hafıza bozukluğu anlamına gelir. Amnezi, geçici veya sürekli olabilir ve kısmi veya tam hafıza kaybını içerebilir. Bu durum, beyindeki travma, hasar, enfeksiyonlar, nörolojik hastalıklar veya madde kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Amnezi, çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. İki ana amnezi türü şunlardır:
- Anterograd amnezi: Yeni olayların ve bilgilerin uzun süreli hafızaya kaydedilmesinde yaşanan zorluklar. Bu tür amnezi yaşayan kişiler, yeni anılar oluşturmakta ve onları hatırlamakta güçlük yaşarlar.
- Retrograd amnezi: Geçmişteki olayları ve bilgileri hatırlamada yaşanan zorluklar. Retrograd amnezi yaşayan kişiler, amnezi başlamadan önce meydana gelen olayları hatırlayamazlar.
Amnezi tedavisi, amnezinin altında yatan nedenlerine ve şiddetine bağlı olarak değişir. Kognitif terapi, ilaçlar ve kognitif rehabilitasyon gibi yöntemler kullanılabilir. Bazı durumlarda, amneziye neden olan altta yatan sorunlar çözüldüğünde hafıza geri dönebilir.
Bunlar, zaman zaman zihinsel bozukluklarda ortaya çıkan sözel olmayan, tasarlanmamış temel akustik halüsinasyonlar. (tıkırtı, patlama, gıcırtı, çırpma, ıslık, fısıldama, çıtırtı, vb.)
Az görülmesine rağmen bağzen de somut işitme sanrılarına da rastlanır örn. Çan sesleri, Org çalınması sesi veya su sesi gibi.
Amorf akustik halüsinasyonlar (Akomlar), kişinin gerçekte olmayan sesler duyduğu bir tür işitsel halüsinasyondur. Bu sesler, belirgin bir yapıya sahip olmayan veya anlam ifade etmeyen seslerdir. Örneğin, çınlama, uğultu veya tıslama gibi seslerdir.
Amorf akustik halüsinasyonlar, genellikle şizofreni, bipolar bozukluk, psikotik bozukluklar veya ilaç ve madde kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan psikotik belirtilerle ilişkilidir. Ayrıca, bazı nörolojik durumlar ve beyin hasarı da bu tür halüsinasyonlara neden olabilir.
Amorf akustik halüsinasyonların tedavisi, halüsinasyonların nedenine bağlı olarak değişir. Antipsikotik ilaçlar ve psikoterapi gibi tedavi yöntemleri, bu belirtilerin yönetilmesinde kullanılabilir. Altta yatan bir nörolojik durum veya beyin hasarı durumunda, ilgili hastalığın tedavisi de önemlidir.
AMS, huzursuzluk, aktivite kaybı ve refah kaybı bulguları ile kendini gösteren zihinsel bir bozukluktur.
Amotival Sendrom (AMS) terimi, duygusal durum veya motivasyon eksikliği ile karakterize edilen bir psikolojik bozukluk veya durumu tanımlamak için kullanılabilir. Ancak, bu terim düşük yaygınlıkta kullanılır ve genellikle yerine daha spesifik tanımlar tercih edilir.
Amotivasyon, şizofreni, depresyon veya madde kullanım bozukluğu gibi çeşitli psikiyatrik hastalıkların belirtileri arasında yer alabilir. Ayrıca, travmatik beyin hasarı, demans ve diğer nörolojik durumlar da amotivasyonla ilişkilendirilebilir.
Amotival Sendrom’un tedavisi, altta yatan nedeni belirlemeye ve uygun tedavi yaklaşımlarını uygulamaya bağlıdır. Bu, antidepresanlar, antipsikotikler ve anksiyolitikler gibi ilaçlarla birlikte psikoterapi ve danışma hizmetlerini içerebilir. Özellikle motivasyon eksikliği yaşayan kişilere yönelik bilişsel-davranışçı terapi (CBT) ve problem çözme terapisi gibi terapi yöntemleri de kullanılabilir.
Hemikraninin aksine, bu kafanın her iki yarısında da hissedilen baş ağrısıdır.
Amphicranie, baş ağrısı ve migrenle ilgili tıbbi literatürde yaygın olarak kullanılmayan eski bir terimdir. Bu terim, her iki tarafı da etkileyen baş ağrılarını veya migrenleri tanımlamak için kullanılırdı. Günümüzde bu tür baş ağrıları ve migrenler, bilateral baş ağrısı veya bilateral migren olarak adlandırılır. Bilateral, her iki tarafı da etkileyen anlamına gelir ve bu terim, baş ağrısı veya migrenin kafanın her iki tarafında da hissedildiğini belirtir.
Bu, Carl Gustav Jung tarafından rüya yorumu için psikanaliz alanında geliştirilen bir yöntemdir.
Bu aynı zamanda Sigmund Freund tarafından daha da geliştiren serbest ilişki yöntemine geri dönüş sağlar. Serbest çağrışımda hasta, terapistin müdahalesi olmadan hatırladığı rüyayı tanımlar. Amplifikasyonda ise terapist rüyaya odaklanır ve spesifik olarak onu sorgularken ek olarak birleştirici ve analog malzeme ile zenginleştirir.
Bu yöntemin amacı, sadece hastanın yaşantısından (biyografisinden) açıklanamayan, ona ait stresli veya travmatik deneyimlerini tespit etmektir.
Amplifikasyon, genellikle sinyallerin veya süreçlerin gücünün artırılması anlamında kullanılan bir terimdir. Bu terim, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. İşte bazı örnekler:
- Elektronik: Elektronikte amplifikasyon, bir elektrik sinyalinin genliğinin veya gücünün artırılmasıdır. Bu işlem genellikle amplifikatörler (yüksek ses cihazları, radyo ve televizyon alıcıları gibi) kullanılarak gerçekleştirilir.
- Biyoloji ve genetik: Moleküler biyolojide amplifikasyon, genetik materyalin (DNA veya RNA) belirli bir bölgesinin kopya sayısının artırılmasıdır. Bu işlem, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) gibi teknikler kullanılarak yapılabilir ve genetik analizlerde ve araştırmalarda önemlidir.
- Psikoloji: Psikolojide amplifikasyon, bir duygu, düşünce veya hissin yoğunluğunun artırılması olarak tanımlanabilir. Bu terim, duyguların ve düşüncelerin süreçlerinde veya terapötik yaklaşımlarda kullanılabilir.
- Fizik ve akustik: Fizikte ve akustikte amplifikasyon, ses dalgalarının veya diğer dalga türlerinin enerjisinin veya genliğinin artırılmasıdır. Bu, yankılanma veya diğer mekanik süreçler yoluyla gerçekleştirilebilir.
Basitçe ifade etmek gerekirse, bunlar, bir organizmanın reaksiyonunu takip eden ve gösterilen reaksiyonla koşullu bir ilişkide (yani tanınabilir bir bağlamda) meydana gelirse onu pekiştirebilen önemli olaylardır.
Amplifikatörler kullanılırken, pozitif ve negatif amplifikasyon arasında bir ayrım yapılır.
Amplifikatör, genellikle elektrikli bir sinyalin genliğini veya gücünü artıran bir elektronik cihazdır. Amplifikatörler, sinyallerin enerjisini, belirli bir seviyeye yükseltmek veya daha büyük bir çıkış elde etmek için kullanılır. Çeşitli uygulamalar ve bağlamlarda kullanılırlar. İşte bazı örnekler:
- Ses ekipmanı: Amplifikatörler, ses sistemlerinde, müzik enstrümanlarında, mikrofonlarda ve hoparlörlerde kullanılır. Ses sinyallerini, işitilebilir seviyelere yükseltir ve daha güçlü bir ses çıkışı sağlar.
- Radyo ve televizyon: Radyo ve televizyon alıcılarında amplifikatörler, gelen sinyallerin gücünü artırarak daha iyi bir sinyal kalitesi elde etmeye yardımcı olur. Bu, daha net ve kesintisiz yayın alımı sağlar.
- Haberleşme: Telekomünikasyon sistemlerinde amplifikatörler, sinyallerin uzun mesafelerde iletilmesine yardımcı olur. Sinyal gücünü artırarak, sinyallerin daha uzun mesafelere ulaşmasını ve daha az bozulma ve kayıp yaşamasını sağlar.
- Bilimsel ve tıbbi ekipman: Ölçüm cihazları ve tıbbi teşhis cihazları gibi bilimsel ve tıbbi ekipmanlarda amplifikatörler, hassas sinyallerin okunabilir ve analiz edilebilir hale getirilmesine yardımcı olur. Bu, daha doğru ve güvenilir ölçümler ve teşhisler sağlar.
Bu kişinin, doğuştan veya örneğin beyin hasarından dolayı, normal işleyen duyu organlarına rağmen sesleri, ses iniş çıkışlarını veya ritim dizilerini tanıyamaz ve tekrar edemez.
Amusia sonuç olarak müzikal ifade veya anlayışta oluşan bir hastalıktır. Afazi bozuklukları ve bir tür akustik agnozi ile ilişkili bir serebral odak semptomudur.
Amusia, müzikal becerilerin bozulması veya eksikliği olan bir nörolojik durumdur. Amusia olan bireyler, müzikal tonları, ritmi ve yapıyı tanıma ve işleme konusunda zorluklar yaşarlar. Bu durum, doğuştan olabileceği gibi beyin hasarı veya hastalığı sonucu da ortaya çıkabilir.
Amusia, çeşitli şekillerde kendini gösterebilir, örneğin:
- Melodi tanıma: Amusia olan kişiler, tanıdık melodileri tanıma ve hatırlama konusunda zorluk yaşayabilirler.
- Ton duyarlılığı: Ton farklılıklarını ayırt etmekte zorlanabilirler, bu da armoni ve akort konularında sorunlara yol açabilir.
- Ritm algısı: Ritim ve tempoyu takip etmede veya anlamada zorluk yaşayabilirler.
- Müzikal hafıza: Müzikal bilgileri ve deneyimleri hatırlamakta zorluk çekebilirler.
Amusia tedavisi, durumun nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişir. Müzik terapisi ve bilişsel eğitim teknikleri, bazı durumlarda amusia belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte, amusia olan bazı bireyler, yaşamları boyunca müzikle ilgili zorluklar yaşamaya devam edebilir.
Bu doğuştan, omuriliğin konjenital yokluğudur.
Amyelia, doğuştan gelen bir durum olup, kişinin kollarında ve/veya bacaklarında kas ve kemik dokusunun tamamen veya kısmen eksik olmasıdır. Bu durum, spinal kord ve merkezi sinir sistemi anomalileri nedeniyle gelişir ve genellikle amniyotik bant sendromu, hatalı vücut gelişimi veya genetik faktörlerle ilişkilidir.
Amyelia, bireylerin hareket kabiliyetini, bağımsız yaşamalarını ve günlük yaşamlarındaki fonksiyonlarını önemli ölçüde etkileyebilir. Çoğu durumda, ameliyat ve protez kullanımı gibi tıbbi müdahaleler, amyelia olan kişilere hareket ve bağımsızlık kazandırmak için uygulanır. Fiziksel ve mesleki terapi, amyelia olan bireylere uyum sağlamalarına ve yaşamlarının kalitesini artırmalarına yardımcı olabilir.