Anerji

Anerji, enerji eksikliği, halsizlik veya bitkinlik durumunu ifade eden bir terimdir. Anerji, uyku eksikliği, stres, kötü beslenme, dehidrasyon veya kronik hastalıklar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Anerji durumunda olan kişiler, günlük aktivitelerini gerçekleştirmekte zorlanabilir ve genel olarak enerjisiz ve bitkin hissedebilirler. Anerjinin nedenine bağlı olarak uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile yönetilebilir ve çözülebilir.

Anestetikler

Anestetikler, vücutta ağrı veya his kaybı oluşturan ilaçlardır. Genellikle cerrahi işlemler sırasında kullanılır. Anestetikler, lokal, bölgesel ve genel anestezi olarak üç ana kategoriye ayrılır.

  1. Lokal anestetikler: Vücudun belirli bir bölgesindeki sinir uçlarını veya sinir dokusunu geçici olarak uyutarak ağrıyı hafifletir. Deri üzerinde küçük bir kesik, dikiş veya diş tedavisi gibi daha küçük işlemlerde kullanılır.
  2. Bölgesel anestetikler: Vücudun belirli bir bölgesini etkileyen sinir blokları oluşturarak ağrıyı engeller. Epidural veya spinal anestezi gibi türleri vardır. Doğum sırasında, bacak ameliyatlarında veya karın ameliyatlarında kullanılabilir.
  3. Genel anestetikler: Hastayı bilinçsiz ve hissiz hale getirir, böylece cerrahi işlem sırasında ağrı veya rahatsızlık hissetmez. Genel anestetikler, sıvı formda intravenöz (IV) olarak veya gaz formunda solunum yoluyla verilebilir. Geniş ve invaziv cerrahi işlemler sırasında kullanılır.

Anestetikler, ameliyat öncesi ve sırasında hastaların rahatını sağlamak ve cerrahların işlerini daha kolay gerçekleştirmelerine yardımcı olmak için önemlidir. Bununla birlikte, anestetiklerin kullanımı bazı yan etkilere veya komplikasyonlara neden olabilir ve bu nedenle uzman anestezistler tarafından dikkatli bir şekilde yönetilmelidir.

Bunlar anesteziyi indüklemek (uygulamak) için kullanılan ve esas olarak CNS´yi etkileyen ilaçlardır.

Orada sinir liflerinde uyarılma oluşumunun ve iletimin tersirinin inhibisyonuna (azalmasına) yol açarlar, bilinci kapatırlar ve refleksleri inhibe ederle.

Kullanılan ilacın etkisinin ve etki alanının ne kadar olduğuna bağlı olarak, lokal, bölgesel veya genel anestezi arasında bir ayrım yapılır.

Anestezi

Anestezi, vücutta ağrı veya his kaybını sağlayan bir tıbbi uygulamadır. Genellikle cerrahi işlemler sırasında kullanılır, böylece hasta işlem sırasında ağrı veya rahatsızlık hissetmez. Anestezi, lokal, bölgesel ve genel anestezi olmak üzere üç ana kategoriye ayrılır:

  1. Lokal anestezi: Vücudun küçük bir bölgesinde ağrı ve his kaybını sağlar. Lokal anestezi, daha küçük cerrahi işlemler, diş tedavisi veya deri üzerinde yapılan işlemler sırasında kullanılır.
  2. Bölgesel anestezi: Vücudun daha büyük bir bölgesinde ağrı ve his kaybını sağlar. Bölgesel anestezi, doğum sırasında, bacak ameliyatlarında veya karın ameliyatlarında kullanılabilir. Epidural ve spinal anestezi gibi çeşitli türleri vardır.
  3. Genel anestezi: Hastayı tamamen bilinçsiz ve hissiz hale getirir, böylece cerrahi işlem sırasında ağrı veya rahatsızlık hissetmez. Genel anestezi, büyük ve invaziv cerrahi işlemler sırasında kullanılır.

Anestezinin uygulanması ve yönetimi, anestezist adı verilen tıbbi uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. Anestezistler, hastaların ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında rahat ve güvende olduklarından emin olmak için ağrı yönetimi ve hayati fonksiyonların izlenmesi gibi görevleri yerine getirirler. Anestezi kullanımı, yan etkiler ve komplikasyon riski taşıdığından, dikkatli bir şekilde yönetilmelidir.

Anestezi (algının durdurlulması), durumu ile ilgilenen tıp disiplinidir.

Bu durum Operatif (veya tanısal) bir tedavi amacı ile yapılan anestezinin (Narkoz) neden olduğu duyarsızlık durumu ile aynıdır.

Anestezik maddeler

Anestezik maddeler, vücutta ağrıyı azaltan veya hissizleştiren kimyasal bileşiklerdir. Bu maddeler, cerrahi veya diğer tıbbi işlemler sırasında ağrıyı hafifletmek için kullanılır. Anestezik maddeler, ağrı ve duyarlılığı bloke etme şekillerine göre farklı kategorilere ayrılır:

  1. Lokal anestezikler: Lokal anestezikler, vücudun küçük bir bölgesinde ağrıyı ve duyarlılığı geçici olarak bloke eder. Lidokain, bupivakain ve prilokain gibi bileşikler bu kategoriye girer. Lokal anestezikler, diş tedavisi, deri üzerinde yapılan işlemler ve küçük cerrahi işlemler sırasında kullanılabilir.
  2. Bölgesel anestezikler: Bölgesel anestezikler, vücudun daha büyük bir bölgesinde ağrıyı ve duyarlılığı geçici olarak bloke eder. Epidural ve spinal anestezi gibi yöntemlerde kullanılırlar. Bu maddeler, doğum sırasında ve bacak veya karın ameliyatlarında kullanılabilir.
  3. Genel anestezikler: Genel anestezikler, hastayı tamamen bilinçsiz ve duyarsız hale getirerek ağrı ve duyarlılığı bloke eder. Bu maddeler, büyük ve invaziv cerrahi işlemler sırasında kullanılır. İnhalasyon anestezikleri (örn. izofluran, sevofluran) ve intravenöz anestezikler (örn. propofol, ketamin) gibi çeşitli türleri vardır.

Anestezik maddelerin uygulanması ve yönetimi, anestezist adı verilen tıbbi uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. Anestezistler, hastaların ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında rahat ve güvende olduklarından emin olmak için ağrı yönetimi ve hayati fonksiyonların izlenmesi gibi görevleri yerine getirirler. Anestezik maddeler kullanımı, yan etkiler ve komplikasyon riski taşıdığından, dikkatli bir şekilde yönetilmelidir.

Bu, merkezi veya lokal olarak uygulanabilen ağrı kesiciler (genel anestezi yada narkoz) için kullanılan latince ifadedir.

Anesteziyoloji

Anesteziyoloji, anestezi ve ağrı yönetimi ile ilgili tıbbi bir uzmanlık dalıdır. Anesteziyoloji, cerrahi ve diğer tıbbi prosedürler sırasında hastaların ağrı ve rahatsızlığını önlemek ve yönetmek için anestezik maddelerin ve yöntemlerin kullanımını içerir. Anesteziyologlar, hastaların ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında ağrı ve duyarlılığı kontrol etmek ve hayati fonksiyonlarını izlemek için eğitilmiş tıbbi doktorlardır.

Anesteziyolojinin temel alanları şunlardır:

  1. Genel anestezi: Hastaların bilinçlerini ve duyarlılıklarını tamamen kaybetmelerini sağlayan ilaçların kullanılması. Bu, genellikle büyük ve invaziv cerrahi prosedürler sırasında gereklidir.
  2. Bölgesel anestezi: Vücudun belirli bir bölgesinde duyarlılığı geçici olarak engelleyen yöntemlerin kullanılması, bu tür anestezi epidural ve spinal anestezi gibi teknikleri içerir.
  3. Lokal anestezi: Vücudun küçük bir bölgesinde ağrıyı ve duyarlılığı geçici olarak engelleyen ilaçların kullanılması.
  4. Sedasyon: Anestezi ve ağrı yönetimi için hastaların bilinç düzeyini ve duyarlılığını azaltan ilaçların kullanılması.
  5. Yoğun bakım ve kritik durum yönetimi: Kritik hastaların yoğun bakım ünitelerinde tedavi ve izlemi.
  6. Akut ve kronik ağrı yönetimi: Hastaların ameliyat sonrası, travma, kanser ve diğer hastalıklardan kaynaklanan ağrıyı yönetmek için ilaçlar ve teknikler kullanma.

Anesteziyologlar, anestezinin güvenli ve etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak için hastaların tıbbi geçmişi, alerjileri ve diğer risk faktörleri gibi bilgileri dikkate alarak anestezi planları oluştururlar. Ayrıca, ameliyat öncesi ve sonrasında hastaların iyileşme sürecini takip etmek ve gerektiğinde ağrı yönetimi sağlamak için sorumludurlar.

Angelman sendromu

Angelman sendromu, genetik bir bozukluk olup, sinir sistemi üzerindeki etkileri nedeniyle nöro-gelişimsel bir durumdur. Bu durum, genellikle 15. kromozomda bulunan UBE3A geninde meydana gelen değişikliklerle ilişkilidir. İlk olarak 1965 yılında İngiliz çocuk doktoru Dr. Harry Angelman tarafından tanımlanmıştır.

Angelman sendromunun belirtileri ve semptomları şunları içerir:

  1. Gelişim geriliği: Çocuklar genellikle 6 ila 12 aylıkken gelişim geriliği belirtileri göstermeye başlarlar.
  2. Konuşma sorunları: Konuşma becerilerinde önemli sınırlamalar bulunur ve bazı çocuklar hiç konuşamaz.
  3. Zeka geriliği: Bilişsel gelişimde gerilik ve öğrenme zorlukları yaşanır.
  4. Yürüme ve hareket sorunları: Yürüme ve hareket kabiliyetinde sınırlamalar bulunur ve bazı çocuklar düzensiz, titrek hareketler sergiler.
  5. Davranışsal ve sosyal sorunlar: Hiperaktivite, sık gülme veya gülümseme, tekrarlayan hareketler ve sosyal iletişimde zorluklar gibi davranışsal ve sosyal problemler yaşanır.
  6. Nöbetler: Angelman sendromu olan çocukların yaklaşık %80’inde epileptik nöbetler görülür.

Angelman sendromu için kesin bir tedavi olmamakla birlikte, belirtileri ve semptomları yönetmek için terapiler ve destek hizmetleri kullanılabilir. Fiziksel, konuşma ve mesleki terapiler, çocukların gelişimini ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Epilepsi için ilaçlar ve diğer tedaviler, nöbetleri kontrol altında tutarak durumu daha iyi yönetmeye yardımcı olabilir.

Erken tanı ve uygun destek ve tedavilerle, etkilenen bireylerin yaşam kalitesi ve bağımsızlığı önemli ölçüde artırılabilir.

Angioneurosis

Angioneurosis, deri ve mukozalarda ani şişliklerle karakterize, genellikle alerjik bir reaksiyonun sonucu olarak ortaya çıkan bir durumdur. Ayrıca „Quincke ödemi“ ya da „anjioödem“ olarak da adlandırılır. Angioneurosis, kan damarlarının geçici olarak genişlemesine ve sıvının çevreleyen dokulara sızmasına neden olan bir inflamasyon durumudur.

Angioneurosis belirtileri şunları içerir:

  1. Şişlik: Deri ve mukozalarda ani şişlik, özellikle yüz, dudaklar, gözler, dil ve boğazda meydana gelir.
  2. Kaşıntı ve kızarıklık: Kaşıntı ve kızarıklık, şişen bölgelerde yaygındır.
  3. Solunum problemleri: Eğer şişlik, solunum yolunun daralmasına yol açarsa, solunum problemleri yaşanabilir.

Angioneurosis, alerjik bir reaksiyonun sonucu olarak ortaya çıkabileceği gibi, bazı durumlarda genetik faktörlerle ilişkilendirilebilir (kalıtsal anjioödem). Ayrıca, bazı ilaçlar, enfeksiyonlar, stres veya fiziksel travma da angioneurosis tetikleyicisi olabilir.

Tedavi, durumun altında yatan nedenine bağlıdır. Alerjik anjioödem için antihistaminikler ve kortikosteroidler kullanılabilir. Şiddetli solunum problemleri yaşanıyorsa, adrenalin enjeksiyonu gerekebilir. Kalıtsal anjioödem için ise, C1 inhibitörleri veya bradikinin reseptör antagonistleri gibi ilaçlar kullanılabilir.

Angioneurosis belirtileri yaşayan kişilerin, durumun altında yatan nedeni belirlemek ve uygun tedaviyi başlatmak için bir sağlık uzmanına başvurması önemlidir.

Ani işitme kaybı

Ani işitme kaybı, işitme yeteneğinde beklenmedik ve hızlı bir azalmayı ifade eder. Genellikle tek taraflıdır, yani sadece bir kulağı etkiler, ancak bazı durumlarda her iki kulağı da etkileyebilir. Ani işitme kaybı, birkaç saat içinde ya da birkaç gün süre içinde meydana gelebilir.

Ani işitme kaybının nedenleri şunları içerebilir:

  1. Viral enfeksiyonlar: İşitme sinirinin iltihaplanması, viral enfeksiyonlar nedeniyle oluşabilir ve işitme kaybına yol açabilir.
  2. İç kulak hasarı: Gürültüye bağlı işitme kaybı, ani yüksek sesli patlamalar nedeniyle meydana gelebilir.
  3. Baş veya kulak travması: Baş veya kulak bölgesine alınan darbeler, işitme kaybına neden olabilir.
  4. Dolaşım bozuklukları: İç kulağa kan akışının azalması, ani işitme kaybına yol açabilir.
  5. Otoimmün hastalıklar: Vücudun kendi hücrelerine saldırması, iç kulağa hasar verebilir ve işitme kaybına neden olabilir.
  6. Tümörler: İşitme siniri üzerinde baskı yapan tümörler, ani işitme kaybına neden olabilir.

Ani işitme kaybı tedavisi, durumun altında yatan nedenine bağlıdır. Örneğin, viral enfeksiyonlar söz konusu olduğunda antiviral ilaçlar kullanılabilir. Bazı durumlarda kortikosteroidler, iltihabı azaltmak ve işitme kaybını düzeltmek için kullanılabilir. İşitme kaybı kalıcı hale geldiğinde, işitme cihazları veya koklear implantlar gibi yardımcı cihazlar önerilebilir.

Ani işitme kaybı yaşayan kişilerin en kısa sürede bir sağlık uzmanına başvurması önemlidir, çünkü erken teşhis ve tedavi işitme yeteneğinin kısmen veya tamamen geri kazanılmasına yardımcı olabilir.

Anililagnia

Anililagnia, genellikle yaşlı veya daha olgun bireylere yönelik cinsel çekim veya ilgiyi ifade eder. Bu tercih, yaşlı insanlara karşı romantik ya da cinsel bir eğilim olarak ortaya çıkar ve bazen yaş farkı nedeniyle dikkate değer bir cinsel fetiş olarak kabul edilebilir. Anililagnia, olgun insanların deneyim, bilgelik ve özgüven gibi özelliklerine duyulan hayranlık veya çekim nedeniyle ortaya çıkabilir. Bu tür cinsel tercihler genellikle kişiden kişiye değişir ve öznel bir doğası vardır.

Anizokori

Anizokori, bir kişinin iki gözünün pupillerinin (gözün ortasındaki siyah kısım) farklı büyüklükte olduğu bir durumdur. Pupiller genellikle ışığa ve karanlığa tepki olarak büyür veya küçülür. Anizokoride, iki gözün pupilleri aynı ışık koşullarında farklı büyüklükte reaksiyon gösterir. Anizokori, doğuştan olan bir durum olabileceği gibi, göz yaralanmaları, bazı ilaçlar ve nörolojik sorunlar gibi sebeplerle de meydana gelebilir. Anizokoriye neden olan altta yatan problemlere bağlı olarak, semptomlar hafiften şiddetliye kadar değişebilir ve tedavi gerektirebilir.