Her durumda, patolojik etkileri olan şiddetli aşırı kilodur. Günümüzde insanlarda en sık görülen beslenme bozukluklarından biridir. Yaklaşık her üç yetişkinden biri obeziteden muzdariptir. DSÖ’ne göre, vücut kitle indeksinden (BMI) metrekare başına 30 kg olan obezite vardır. Bu, vücut yağının oranına ve karın çevresindeki dağılımına ve bel-kalça oranına dayanır. Obezite çoğunlukla sanayileşmiş ülkelerde görülür, ancak gelişmekte olan ülkeler de bu rahatsızlıktan giderek daha fazla etkilenmektedir.
Her durumda, çok fazla yağ tüketilir, bu da zayıf diyet ve az egzersiz anlamına gelir, yani enerjinin az tüketimi sağlıksız bir BMI dengesine yol açar. Ancak genetik (kalıtsal yatkınlık) ve patolojik faktörler de obeziteye neden olabilir. İlaçların yan etkileri de obeziteye neden olabilir. Buna ek olarak, çalışma koşulları (oturarak çalışılan meslekler), daha erken zamanlarda (özellikle yaşlılarda) aşırı yeme alışkanlıkları, zihinsel faktörler (keder, boşanma, çocukluk sorunları , depresyon veya sıkıntı) vücutta yağ birikimine yol açar.
Obeziteden etkilenen insanlar genellikle diyabet, yüksek tansiyon, artroz ve diğer eklem hastalıkları ile kalp hastalıkları gibi sabit klinik tablolardan muzdariptir. Uykuya daha düşkündürler. Obeziteye karşı bir doktor veya klinikle birlikte çok şey yapılabilir. Kişinin yeme bozukluğunun bireysel nedenlerini bulmak ve alternatif beslenme yöntemlerini öğrenmekle ilgili olarak psikoterapi yapılabilir. Ayrıca akrabaların da tedaviye dahil edildiği grup terapilerinin başarılı olduğu kanıtlanmıştır.
Çeşitli takıntıların veya kompulsif sürücülerin ön planda olduğu nevrozlar için kullanılan bir terim.
Daimi endişe,fikri sabit, nöroz.
Uykudan kaynaklanan orofarenksin duvar yapısındaki patolojik değişiklikler nedeniyle kasların gevşemesive nefes alma dürtüsünde meydana gelen azalma sebebiyle vücuda giren hava akımının azalması durumudur.
Etkilenenler gece uykusunda, yüksek sesle ve düzensiz olarak horlarlar. Sıklıkla terler ve nefes almakta zorlanırlar.
Bir apne fazı genellikle ani hava girişi veya şiddetli vücut hareketleriyle sona erer. Uyku apne sendromunda, uyku sık veya kısmi uyanma ile karakterizedir. Uyku dinlendirici değildir. Bu nedenle gün boyunca yorgunluk, halsizlik ve uyku atakları meydana gelir.
Psikoterapide uygulanan kısa süreli analitik yöntem.
Derinlik psikolojisine dayalı terapi çeşidi. Bu tedavi grup terapisi olarak da uygulanabilir.
Danışanın belirli bir psikolojik soruna konsantre olmasına ve bu bağlamda ortaya çıkan tüm duyguların algılanmasına teşvik edildiği terapötik teknik.
Vücutta anormal miktarda su toplanması durumudur.
Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı allerjik durumlarda ve beyin travmalarında ciddi sonuçlar doğurabilir.
Vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.
Bir yargı veya karar durumundaki farklı alternatifler için, kazançlar ve kayıpların sistematik olarak derlenmesi.
Psikanalizin kurucusu S. Freud tarafından ortaya atılan ve tüm eleştirilere rağmen çoğunluk tarafından kabul görmüş bir dönemdir.
Bu dönem, çocuklarda 2 yaş ile 6 yaş arasındaki, çocuğun birey olmasının ötesinde cinsel kimliğinin farkındalığının başladığı dönemdir.
