Şartlandırma – enstrümantal

Belirli bir sonuca ulaşmak amacıyla belirli davranışları öğrenmekle ilgilidir. Bireyin davranışı bu hedefe ulaşmak için bir araç araç olarak işlev görür.

Enstrümantal koşullama kavramını, 1913 yılında öne süren ve çalışmalarıyla davranışçılığın öncüsü olarak kabul edilen Amerikalı psikolog Edward Lee Thorndike´dir. Yine Amerikalı bir psikolog olan Burrhus Frederic Skinner, Thorndike’ın konseptini daha da geliştirerek edimsel koşullanma terimini geliştirdi.

Enstrümantal şartlandırma, edimsel şartlandırma gibi, Thorndike, Iwan Pawlow’un çalışmasıyla kurulan klasik şartlanmanın aksine kedileri kullandı. Kediler Thordnike´nin bulmaca kutuları olarak adlandırdığı kafeslerden bir bulmacayı çözerek çıkması gerekiyordu. Böylelikle kedileri belli bir davranış (bulmacanın çözümü) istenen (kafesten kurtuluş) sonucuna götürdü. Kediler belirli davranışların istenen bir hedefle sonuçlandığını öğrenmişlerdi.

Bu deney, klasik ve enstrümantal koşullandırma arasındaki farkı gösterir. Pavlov’un köpekleri, belirli bir uyaranın belirli bir olayı takip ettiğini öğrendi. Buna karşılık, Thorndike’ın kedileri belirli bir davranışın belirli bir sonucu olduğunu öğrendi. Thorndike, hayvanların deneme yanılma yoluyla öğrendiğini ve belirli bir davranışın olasılığının sonucuna bağlı olarak değiştiğini fark etti.

Enstrümantal koşullama ve edimsel koşullama arasındaki fark, edimsel koşullamanın değişen kendiliğinden bir davranış olmasıdır. Bu davranış tamamen kasıtsız ve kazaradır ve birey tarafından bilinçsiz olarak da gerçekleştirilebilir. Enstrümantal davranış ise planlanır ve hedeflenir.